5 Nisan 2013 Cuma

Hangi Filmi İzlemeliyim? Film Önerisi - Güzel Filmler



Film izlemek istediğinizde hangi filmi izlesem diye düşünüp karar veremediğiniz veya izleyecek film bulamadığınız olur veya sadece izlemiş olmak için değil de öğrenmek için film izlemek istersiniz ama bulamazsınız. Genç dergi böyle dertleri olanlar için çok güzel bir çalışma yapmış okurlarının tavsiye ettiği filmleri bir araya getiren bir dosya oluşturmuş. Ben de bu filmlerin çoğunu izledim ve gerçekten çok güzel filmler. Kısaca hepsini tavsiye ederim. İYİ SEYİRLER 

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma)
14.02.2012 10:59
Muhammed Murat Tutar Genç Haber Merkezi / @Muhammed_Murat
Günümüzde filmler ortalama iki saat civarında sürüyor. Büyük bir zaman dilimi demektir bu. Kötü bir film izleyerek çöpe atılamayacak kadar değerlidir yani. Çünkü zaman en kıymetli hazinelerimizden biridir. İşte bu sebeple, tecrübeleri sizlere aktarıp, bir fikir sahibi olmanız adına Genç okuyucularına tavsiye edebilecekleri filmleri sorduk. Sizler için hazırladığımız bu özel çalışmada birbirinden farklı filmler bulacak, neden izlemeniz gerektiği konusundaki tavsiyelerle karşılaşacaksınız. Dileriz faydalı olur.
Ahmet Satar
Genç Dergi okuyucularına tavsiye edebileceğim film, belgesel halinde hazırlanmış olan “Sarı Gelin” adlı yapıttır. Bu yapıtta Ermeni sorununa değinilmiş ve detaylarıyla anlatılmış. Bir öğretmen olarak benim görüşüm, gençlerimizin gerçek tarihini kendileri okuyarak, araştırarak ve izleyerek öğrenmeleridir. Televizyonda veya gazetelerde gördükleri fotoğraf ve haberlerle bizlere yanlış bir şekilde aktarılan tarihi doğru bir şekilde bizzat öğrenmeleri gerekir.  Bunu tavsiye etmemin nedeni de sizlerin de bildiği gibi son zamanlarda yaşanan olaylardan ötürüdür.
Rahman Doğan
 
Biraz eski bir film (1995 yapımı) olmasına rağmen defaatle izlediğim film: ``Filistin`e Veda`` Herkesin de muhakkak ki izlemesini tavsiye ederim. Nisa süresi 75. ayeti kerimede mealen :``Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! Bizleri bu halkı zalim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?`` buyrulmaktadır. Bu ayeti kerimenin muhatabı olan herkesin bu film izlemesi gerekmektedir diye düşünmekteyim. Film orada nasıl bir zulüm yapıldığını bizlere gösteriyor.
 
Serhat Altınevlek
 
Umudunu Kaybetme! Neden mi? Her zaman bir umut vardır. Her zaman bir ümit vardır. Ve ümitsiz olmak, şirktir!
 
Halil İbrahim Paça
 
``Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak`` olur herhalde. Çünkü yönetmen Ahmet Uluçay`ın çekmiş olduğu bu otobiyografik filmin, `imkânsızlıkların uzun metrajı` olduğunu düşünüyorum.
 
Mehmet Samet Yılmaz
 
Hint filmi, "My Name is Khan" filmini tavsiye edebilirim. Hint filmlerinin hakkını vermek gerek dedirten filmlerden bir tanesi olan bu filmde, 11 Eylül kaynaklı Müslümanlar üzerinde oluşturulan negatif olumsuz izlenim ve önyargıları yıkan Hindistanlı bir otistiğin hikâyesini ele alıyor. Komedi, dram çizgisinde gidip gelen film, Müslümanların hoşgörülü naif insanlar olduğunu çok güzel açılardan ele alıyor.
 
Fatma Nur Eryılmaz
 
Bir Hint filmi olan “Taare Zameen Par” filmini tavsiye edebilirim. Disleksi hastası bir çocuğun toplumdan soyutlanması ve yeni öğretmeninin onu topluma geri kazandırma mücadelesi anlatılıyor. Bence alanındaki en iyi film. Her çocuğun yeryüzündeki bir yıldız olduğunu anlatıyor. Geleceği inşa edecek gençlerin izlemesi gereken bir film
 
Müzeyyen Betül Varol 
 
"Celda 211” İspanyol sinemasına ait aksiyon ve dramı bir arada veren şahsen en başarılı bulduğum filmlerden biridir. Mekânların insanlar üzerindeki etkisine ve bir nevi ağzımızdan  çıkan her söze ``aman dikkat`` dememiz gerektiğini öğütler türden anlamlı bir film olması tavsiye etmem yönündeki en büyük etkendir.
 
İbrahim Çağlar
 
“V for Vendetta” Çünkü  şu an batı nasıl bilimsel ve kültürel hegemonyası ile toplumlar üzerinde özellikle de İslam toplumları üzerinde hâkimiyet kurarak sömürüyorsa filmde de bazı insanlar bilimi kullanarak insanlar üzerinde bir hâkimiyet kuruyor ve toplumu sömürüyor. Halkı tam baskı altında itaate alıştırarak istediği gibi kullanıyor. Bu duruma sesini yükselten biri çıkıyor. Bu kişi yapılanların farkında ve yıllarca kendi için gerekli teorik ve pratik donanıma sahip olduktan sonra Faşist hükümete karşı mücadeleye başlıyor. Davasına inanmış ve inancının gereğini yerine getiren bir idealist. Şu anki batının her türlü baskısına karşı çıkabilecek ve bu saldırılara İslami bir cevap vermek için bir ilham verebilir.
 
 
 
Elif Anlayan
 
“Amistad” Ülke gündeminde olan Fransa’nın sözde soykırım suçlamasına karşı koloniciliği, sömürgeciliği ve köleciliği en dramatik şekilde anlatan bir film. 
 
Sümeyye Kabdan
 
Her ne kadar filmlerle içli dışlı olamasam da belki de hiç usanmadan izlediğim filmdir ``Cennetin Çocukları``. Kaderin iki kardeş arasındaki hüküm sürdüğü yoksulluk filmidir. Eğitimde; varlık içinde şikâyetleri bitmeyen(!) biz Genç`lere ders veren, ebeveynlerine üzüntülerini belli etmeden  yoksulluk sıkıntılarını büyük yüreklerinde yaşayan iki fedakâr, azimli iki kardeşin; etkileyici, filmin sonunda tekrar şükrü zikrettirici, kardeşlerine sarılma hissi verici,  küçüklerin öyküsü. 
 
Seyit Ahmet
 
Birkaç ay önce okulda izlemiştik. Filmin ismi "Koro". Eski bir film. Aşağıda özeti var. Özellikle eğitmenlerin izlemesi gereken bir film.
 
1948 senesinde Clement Mathieu isimli bir müzik öğretmeni çocukları rehabilite etme amaçlı bir yatılı okula müdür olarak atanır. Buradaki baskıcı eğitim ve çocukların umursamaz tavırları başta onu hayal kırıklığına uğratır. Ancak Clement müziğin gücüyle zorlukları aşacağına inanmıştır...
 
Abdullah Deniz
 
Filmin adı: “Milyoner” Neden? Bir insanın hayatında yaşadığı iyi kötü günlerinin bir bir karşısına çıkmasını, hayatını muhasebe etmesini anlatan güzel bir film.
 
Elif Karacan
 
Filmin adı; “Ayat Ayat Cinta” Bir film yalnızca boş zamanı değerlendirmek ya da eğlence adına izlenmemeli, size bir şeyler katmalıdır. Bu filmi tavsiye üzerine izledim ve uzun müddet etkisinde kaldım. Yakın çevreme, arkadaşlarıma tavsiye ettim ve onlardan da çok iyi geri bildirimler alıyorum.
 
Günümüzde  batı özentiliği, ahlaki sapıklıkları empoze eden dizi bolluğu ve gençlerdeki maneviyat eksikliği nedeniyle; aile mahremiyeti, kız - erkek ilişkileri konusunda uygunsuz olan pek çok şey normalleştirilmeye çalışılıyor. Bu filmde insan ilişkilerinde temel alınan husus; dinin emirleridir.
 
Emine Coşar
 
“Sevgi Ayetleri” İslami unsurları içinde barındıran romantik dram filmi. Filmin senaryosu, aldığı bursla dünyanın meşhur İslami üniversitelerinden el-Ezher’de okuma imkânı elde etmiş, fakir ve İslam’a sonsuz bir bağlılık duyan Endonezyalı bir gencin öyküsü etrafında dönüyor. Filmin kahramanı olan Fahri adlı genç, birçok felaket ve sıkıntıyla karşılaşmasına rağmen sahip olduğu yüksek ahlaki seciye sayesinde bütün bu badireleri atlatmayı başarıyor.
Habiburrahman El Shirazi`nin en çok satan meşhur romanından perdeye aktarılan ve yönetmenliğini Hanung Bramantyo’nun yaptığı film, 11 Eylül saldırılarından sonra terörle İslam arasında bağ kurmaya başlanılması nedeniyle İslam’ın fedakârlık, sevgi ve sabra dayalı gerçek yüzünü göstermeyi amaçlıyor.
 
Mustafa Bitiş
 
“Esaretin Bedeli” ve “Son Kale” filmleri insanın sınırlarını nasıl zorlayabileceğini ve kendine güvenip, inanmanın sonucunda başarının geleceğini gösteren bir film diyebilirim. 
 
Emriye Çelik
 
“Mommo” filmi kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Bu filmi daha 3 gün önce TRT ekranlarında izledim. Toplam süresi 1.30 saat sanırım. İnsanın ciğerine işleyen cinsten, oldukça yalın, sade, naif bir film. Filmde öksüz kalan iki kardeşin hikâyesi anlatılıyor. Üstelik gerçek hayattan alıntılı, zaten film de gerçek kahramanlarına ithaf edilmiş. Bir ağabey ve bir kız kardeş. Çok az oyuncu, çok fazla başarı... Ahmet`in kız kardeşi Ayşe`ye olan merhameti, sevgisi, korumacılığı insanın yüreğine ilmek ilmek işliyor. Annelerinin mezarını su dökerken Ayşe`nin; "Ağabey, annem ıslanmaz mı?" demesini asla unutamam herhalde. Filmin sonunda ise "Gidiyorum ben Gül Fatma" deyişini. Gül Fatma kim mi? Ayşe nereye gidiyor? İzlerken hem anlayacaksınız hem de çok ağlayacaksınız. Ukrayna`nın başkenti Kiev`de ikincisi düzenlenen Kiev Film Festivali`nde, `Mommo - Kız Kardeşim` en iyi film ve en iyi erkek yardımcı oyuncu ödüllerini de aldı.
 
Meltem Güzeltepe
 
“Venedik Taciri” isimli filmi önerebiliriz. Filmde konu Hristiyanlar ile Yahudiler arasında geçiyor ve düşmanlığın ne kadar haklı sebeplere dayansa da kötü sonuçlara sebep olabileceği anlatılmak istenmiş zannımca.
 
Fatıma Mine Turan
 
“Taare Zameen Par” İzlediğim en kaliteli ve en özel Hint filmi. Her anne-babanın ve öğretmenin kesinlikle izlemesi gereken bir film. Disleksi(öğrenme bozukluğu) olan bir çocuk, ailesinin onun yatılı okula vermesiyle alt-üst olan hayatı. Kimse onu anlamıyordu, tâ ki resim öğretmeniyle tanışana kadar...
 
Hüseyin Çelik
 
Sinema, İslam medeniyetinin bir enstrümanı olabilir mi? Bize ait, bizden, biz gibi bir sinema dili ve kültürü geliştirebilir miyiz? Şiir, hikâye türlerde gördüğümüz yerlilik ve sahiciliği beyaz perdede bulabilir miyiz? Bir soru daha: Sinema, kendi türkümüzü söyleyebileceğimiz bir yer midir yoksa başkalarının şarkılarını tekrar etmekten öteye gidemeyeceğimiz taklit denemelerimiz mi?  Modernizmin güçlü bir sesi, belirgin yüzü olan sinema hakkında zihnim sorulardan kurtulamadı gitti. Bu sebeple temkinli olmaya çalışarak bir film ismi zikredelim. 
 
Üstadın tiyatro eseri olan, Mesut Uçakan`ın senaryolaştırıp yönettiği Reis Bey, döne döne izlediğim bir film. Bir sanat eserinden beklenen nedir? Sizi, hakikatin eşiğine sürüklemesidir. Hikmetler devşireceğiniz bir yolculuğa çıkarmasıdır. Reis Bey, metin olarak size istediğinizi ziyadesiyle veriyor. Usta yönetmen Mesut Uçakan da edebiyatımızın en nadide örneklerinden olan bu eseri sinemanın diline ve rengine büründürmüş.
 
Emrullah Çakır
 
Genç Dergisi  okuyucularına Peter Weir`in hayatlarımızın gerçekliğini sorgulatan ve çevremize daha farklı bir gözle bakmamızı sağlayan 1998 yapımı “Truman Show” filmini öneriyorum. Truman Show, modern yaşamlarımızın sorgulanmasını fikrini işleyen başarılı bir yapım. Filme adını veren kahramanımız Truman Burbank,  tablolardaki gibi eşsiz güzellikte bir adada yaşayan evli ve çok sevdiği bir eşi olan, düzenli ve iyi bir işi olan "mutlu"(!) bir insandır.  Ancak Truman`ın mutlu sandığı bu hayatın bir "oyun" olduğunu Truman dışında herkes bilmektedir. Ailesi sahtedir, eşi sahtedir, etrafındaki insanlar sahtedir. Truman`ın gerçek sandığı bu yaşamı, hayatının her anının 7 gün 24 saat kameralarla izlendiği binlerce figüranın rol aldığı büyük bir tiyatronun icra edildiği  "stüdyo"da gerçekleştirilen bir show programıdır ve Truman, 30 yıl boyunca “Biri Bizi Gözetliyor” tarzı bir eğlence programının oyuncağı olmuştur.
 
Truman tüm okul hayatı boyunca sorgulamamayı, keşfetmemeyi öğütleyen bir eğitim sistemi içinde yetiştirilmiştir. Böylelikle kahramanımız aynen günümüzdeki milyonlarca insan gibi kapitalist, emperyalist, seküler ve modern bir eğlence programında olduğunun farkına var(a)mayacak/vardırılmayacak ve mutlu olduğunu sanarak geçirecektir hayatını. Öyle ki Truman`a dış hayatın olmadığı fikri çocukluğundan beri aşılanacaktır. Bu da günümüz pozitivist-maddeci zihniyetin ahiret hayatını reddeden tasavvurunu simgelemiş oluyor böylelikle. 
 
Truman Show,  günlük hayatında bir terslik olduğuna inanan, bir şeylerin bize sunulduğu gibi olmadığını düşünen ve hayatını gözden geçirebilme, yeniden anlamlandırabilme ve dizayn etme cesaretine sahip her insanın izlemesi gereken bir film. Ve filmden bir replik: 
 
"Dünyanın gerçekliğini, bize sunulan haliyle kabul ederiz… "
 
İbrahim Beyaz
 
Tarihsel bilgi ve detaylar hususunda hayal kırıklığına uğratmaması umuduyla “Fetih 1543” filmini bekliyorum şu sıralar. Malumdur ki tarihle alakalı pek fazla filmimiz yok. Elalem tarihindeki fiyaskoları zafer gibi film yaparken biz elimizdekini aktaramıyoruz sinemaya. Bu sebeple fetih filminin ciddi hatalardan uzak, gösterişli bir film olmasını umuyorum. Bakalım beklediğimiz gibi olacak mı.
 
Gül Hanım Gürsoy
 
Film tavsiyesi isteyenler olunca aklıma öncelikle "3 Idiots" gelir. Öğrenci olmanın verdiği bir refleksten mi kaynaklanır bilmiyorum. Oradaki dostluğu, Rancho`nun ümitvar tavrını, devrimci yanını görünce filmde; tavsiye deyince akla düşüverir hemen. Ama en çok dostluğu görürsünüz, sadakati. Filmi izlerken sıkılmazsınız, kaç dakika kaldı diye meraklanmazsınız. Hatta bittiğinde "Bitti mi ya hu" diye içlendiğiniz bile olabilir.
 
Meryem Büşra Orhan
 
`Black` filmini tavsiye ederim. Çünkü hayatını karanlıkta yaşamaya mahkûm sağır ve kör bir kızın, öğretmeni sayesinde hayatın abecesini öğrenmesinin konu edildiği; dram yönünün sömürülmeyip sadece ortaya konulduğu, sürükleyici ve izlenesi bir eser. Kızlarına belli kalıpların içerisinde baktıkları için başarılı olamayan bir aileye, öğretmen bakış açısının bolluğu ile karşılık veriyor ki bu sayede imkânsızı -bu da asla öğrencisine öğretmediği bir kelime- başarıyor.  
 
Mesude Açıkgöz
 
Kurtlar Vadisi Filistin. Çünkü her ne kadar film diye nitelendirsek bile bir nebze de olsa zulmün ekranlara yansıması olmuş.  Günümüz insanları genelde sanat ve teknoloji takipçisi olduğu için, bazı şeyleri bu yolla onlara aktarabilmek iyidir diye düşünüyorum. Kaldı ki filmde gösterilenler gerçek zulmün yarısı kadar bile değildir. En azından zulüm bilincini birilerinin kafasına yerleştirmek önemlidir...
 
Nevin Yenigün
 
“Umudunu Kaybetme” filmini tavsiye edebilirim. Sevgi, güven, sabır, hırs ve umudun en güzel anlatıldığı filmlerden biridir. Film Müslümanlar tarafından çekilmese de “Chris” adlı başrol oyuncusu başına gelenlerden dolayı isyan etmemekte ve aksine daha hırsla, sabırla yoluna devam etmektedir. 
 
Rukiye Hilal Ersoy
 
“A Moment To Remember” Türkçe‘ye çevrilmiş haliyle "Hatırlanacak Bir Anı" adlı Kore filmini herkese tavsiye ederim. Çok kaliteli bir çekimi olmaması ve 2,5 saat gibi uzun bir süre tutmasına rağmen vefayı, sevgiyi, dürüstlüğü, ailenin ne olduğunu çok güzel anlattığını düşünüyorum. Ayrıca bir Kore filmi olması dolayısıyla da sansüre gerek kalmadan ailecek bile izlenebilecek bir film. İnsanlar der ya nasıl sevilir diye. İşte sorunun cevabı "böyle" sevilir.   
 
Tuğba Gülyeşil
 
Kıymetli Genç Dergi okuyucularına Tom Hanks`in başrolünde oynadığı 1994 yapımı "Forrest Gump" adlı filmi tavsiye ederim. Bunun sebebi izleyenlerinin hayata bakış açılarının değişeceğine inanmamdır. Tom Hanks`in oldukça başarılı oyunculuğu ile "En iyi erkek oyuncu" ödülüne layık görüldüğü bir film olmakla birlikte, "En iyi yönetmen" ve "en iyi film" ödüllerinin verildiği “Forrest Gump”, izlemeye doyamayacağınız filmlerden olacaktır.
 
Ramazan Acar
 
2012 filmini tavsiye ederdim belki bir nebzede olsun kıyameti düşünüp kendilerini düzeltirlerdi
 
Yıldırım Karabel
 
Ben genç okurlarına öyle Hollywood`da nam salmış, bilmem kaç dalda ödül almış, gerçek hayata sahte bakmış  bir filmi önermiyorum. Önerdiğim filmde aksiyon, dolambaçlı yollar, zeka oyunları kurmacalar da yok.  Filmde anlatılan her şey en az içinde bulunduğumuz an kadar gerçek.  Aşk filmi izlemek isteyenler için sıkı bir aşk filmi, ümmet aşkı. Filmde çok sert kavga var iman kavgası. Başroldeki kahramana ne kadar özenirsek imanımız o kadar selamette demektir. Esaretler dava adamlarının özgürlüğünü kısıtlayamazmış. Hani bazen bir kitap bir şiir veya bir film insanın hayatını değiştirir  çok etkileyici çok serttir işte öyle bir film. Başkalarının hayatına feda edilen bir ömür. Ne kadar anlatmaya çalışsak da kalemimizin aciz kaldığı sahte dünyada ki gerçek film “Hür Adam”
 
Rumeysa Çetin
 
“Çağrı” filmini izlemelerini tavsiye ederim, çünkü oradaki Allah aşkını, sahabe bilincini, cesareti bir nebze olsa da hissetmeleri için. Ben her izleyişimde kendimde yeni bir güç hissediyorum.
 
Ümit Tetik
 
Tavsiyem "Kelebek" adlı 2008 yapım bir film olacaktır. Sebebi film içerisinde sürükleyici bir konu ele alması ve asıl vermek istediği mesajın "Kaçırdığımız fırsatların sonucunda gerçekleşen hadiseleri sonradan görmenin acı verici olduğu" diye düşünüyorum. Kesinlikle herkesin izlemesini hatta sadece bu mevzuyu anlatılanlar ve gösterilenler ile kısıtlanmayıp oturup başımızı iki elimizin arasına alıp detaylı düşünerek değerlendirmem(n)izi isterim.
 
Muhammet Yıldız
 
“Ekim Düşü” diye bir film vardı. Şiddetle tavsiye ederim. Azmin, isteğin ve çalışmanın neleri başartabileceğini gösteren gerçek hikâyeden alınmış muhteşem bir film.
 
Şevval Satılmış
 
"Fetih 1453” filmini şiddetle tavsiye ediyorum, izlenilmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Sosyal medyanın gelişip tepemize çıktığı ve bizi kendine bağladığı şu dönemlerde vizyonda var olan bize hiç bir katkı sağlamayacak filmler ön planda. Bir şeyler öğrenmek ve farkı belli etmek için Fetih 1453.
 
Sündüz Gani
 
“After Shock” filmin Türkçe adı “Felaketin İzleri”. Hayatımda deprem görmüş insan değilim lakin bu film ile depremi yaşadım ve bir annenin çocukları arasındaki yürek parçalayıcı seçimi bir kez daha filmin içine attı beni. Öyle ki hayatta tercihler yapmak zorundayızdır ama hangi şartlar bir anneyi iki çocuğu arasında bir seçime itebilir ve bu seçime zorlanan annenin bundan sonraki hayatı nasıl olur? Bu soruların cevapları... Ve seçilmeyen çocuğun dramı. Öldü sanılan ve daha sonra gözlerini ölmüş olan babanın yanında açmak nasıl bir çöküştür. Annenin seçimini duymak ve ölmüş olan babanın yanında gözlerini hayata tekrar açmak. Ve sonrası... İzleyin arkadaşlarım ve her iki tarafında aslında suçsuz olduğunu kimseyi suçlayamamayı tadın.
 
Zehra Kum
 
Bab Aziz; Tasavvufu masalsı anlatımla aktaran Nacer Khemir filmde görüntü, farklı açılardan kamera çekimleri, müzik, kostüm ve  -metaforları aştığınızda- müthiş bir dünyayı anlatmış. 6 farklı hikâye ile yola çıkmış. Tasavvufu bilmeyenlerin filmden keyif almayacaklarını sanıyorum ama Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin Bir testi Su kitabını okuyanlar için farklı bir deneyim olur Bab Aziz’i izlemek. "Allah’a ulaşmak için yaratılmışlar adedince yollar vardır." mesajını veren Bab Aziz Dücane Cündioğlu gibi büyük bir düşünürün inzivaya çekilmesi için de vesile olmuş bir filmdir. 
 
Ayşenur İşlek
 
“Güneşi Gördüm” filmi beni çok etkilemişti bunu öneririm. Sebep doğuda yaşanan olaylar olsun, insanlar olsun etkileyici olarak anlatılmıştı.
 
 Esin Kübra Akartepe
 
“Kaplumbağalar da Uçar”ı tavsiye edebilirim. Birde “Yağmur Adam” ve “Temple Grandin” Hepsi insana şükür etmesini bin kez daha hatırlatan filmler.
 
Hakan Kayar
 
Genç Dergisi okuyucularına tavsiyem "120" filmi olacaktır. Belki eski, konusu cazip gelmeyecek arkadaşlara ama güzel bir yapım. 
 
Akif Boğa
 
Umudunu Kaybetme (Orijinal adı: The Pursuit of Happyness) Çünkü gerçek hayattan bir film. Çıkmayan candan ümit kesilmez misali en zor şartlarda bile ümidin yitirilmemesi, yaşama sevincinin
kaybedilmemesi, yeise düşülmemesi gerektiği filmde profesyonelce ele alınmış. Ayrıca çocuk eğitimi ile ilgili oldukça yararlı olabileceğine inanıyorum.
 
Beyza Deveci
 
“Labirent” filmi ne yazık ki konusu hep güncel kalan terör olayını anlatıyor.
 
Yunus Altınay
 
“The Song of Sparrows” geçimini zor sağlayan bir insanın hayatını kazanmak için harcadığı çabayı anlatıyor.
 
Kübra Uğurlu
 
Baran filmini tavsiye ederim. Çünkü beşeri aşktan ilahi aşka geçişi güzel bir şekilde anlatılmış. Durağan bir film olabilir ama izlemeye değer. Filmi dikkatli izlemeniz tavsiyemdir. İyi seyirler
 
Büşra Eser
 
Genç okuyucularına "My Name is Khan" filmini şiddetle tavsiye ederim. İslamcılık, cihat, 11 Eylül, namaz, başörtü, otizm ve Bollywood gibi konular birleşince ortaya bu film çıkmış. İnsanın izlediği filmde kendi dininden bir şeyler bulması süper bir duygu. My Name is Khan; 11 Eylül sonrasında ABD`de terör ve Müslümanlık arasında bağ kurulması nedeniyle İslam’ın hoşgörü, sevgi ve yardımseverliğe dayalı gerçek yüzünü göstermeyi amaçlıyor ve "sevgi dini İslam" çerçevesinde ideal Müslüman tipi olarak bizlere Khan`ı sunuyor, film sonunda keşke Khan gibi bir Müslüman olabilsek dediğimi hatırlıyorum. Tüm Genç okuyucularına iyi seyirler diliyorum.
 
Cihan Çobanoğlu
 
“Great Expectations” 1946 yapımı bu film şimdikiler gibi olmayıp insanların sadece dış güzelliğini değil iç güzelliğini de anlatıyor. Bayan Gargery`in aralarında kan bağı olan kardeşi Pip`e sert davranması, buna rağmen kan bağı olmayan demirci Joe Gargery`in ve onun ikinci eşi Biddy Gargery`in Pip`e içten, samimi ve vefalı davranması, Bayan Havisham ile yaşayan genç kız Estella`nın kalp kırmak için yetiştirilmesi bu insanların iç güzelliğinden haber veriyor.
 
Kibirli ve aşağılayıcı Estella, cemal (yüz güzelliği) ve hüsn (ruh güzelliği) nüansını gösteriyor. Aslında "Ruhun hüsnü yüzün cemaline yansıdığında güzellik tamam oluyor." (Ruh Bakımı, 28).
 
Bir zaman hiç terbiye görmemiş olmakla itham edilip kendisine yüz ekşitilen Pip, centilmenlik eğitimi aldıktan ve bir süre Londra`da yaşadıktan sonra kendi geçmişine, vefalı Joe Gargery`e, yüz ekşitmeye başlaması ve para verip de ondan kurtulmayı düşünmesi standartların değişmesinin insanı nasıl değiştirdiğine örnek verilebilir. Belki daha çok kazanırken kaybeden (Ruh Bakımı, 47) insan tipine örnek verilebilir. Pip`in "Bir beyefendi olmak isterken bir züppe olmayı başarmıştım." diye düşünmesi bu durumun centilmenlik eğitimininin doğal bir sonucu olduğunu da gösteriyor. Bir zaman demircilikle uğraşan biri paraya çok muhtaç değilken eline para geçip hayat standartlarını yükseltince nasıl daha fazla paraya ihtiyaç duyduğu da filmde dikkat çeken fikirlerden.
 
Filmde ayrıca modanın insanlara neler giydirebileceğini gösteriyor. Tuhaf papyonlar, yüksek bel dar pantolonlar, ön etekleri olmayan ceketler... Film, sadece yarım yüzyıl önce Avrupa`da açık saçıklığın bugünkü kadar ileri olmadığını gösteriyor.
 
Aliye Topbaş
 
Cennetin Rengi. ”Kimse beni sevmiyor. Ninem bile! Kör olduğum için herkes benden kaçıyor. Eğer görebilseydim diğer çocuklarla birlikte köy okuluna devam edebilirdim, ama dünyanın ta öbür ucundaki körler okuluna gitmek zorundayım. Öğretmenimiz, Allah’ın bizleri diğer kullarından daha çok sevdiğini söylüyor, ama ben de diyorum ki, madem öyle, bizi kör yaratmazdı ki böylece O’nu görebilelim. Öğretmenimiz dedi ki: ‘Allah görünmezdir. O her yerdedir. O’nu hissedebilirsin. O’nu parmağının ucunu kullanarak görebilirsin.’ Ben de Allah’ı bulana kadar ellerimle her yere dokunacağım ve bulduğumda da, kalbimin bütün sırları dâhil, her şeyi anlatacağım.” 
 
Evet, gözleri görmeyen Muhammed’in parmak uçlarıyla kimi aradığını bilseniz ağlarsanız ama Muhammed’e değil kendinize. Elleri, kalbinin gözü olmuş bir çocuğun hikâyesi. Gözyaşlarının kalbi yumuşattığı bir film. Ne zaman kalbimde bir katılık hissetsem bu sahneyi açar izlerim. Muhammed’i düşünürüm. Filmin sonundaki sahneyi düşünür, sevgiliye hangi sırları anlatıyordur acaba Muhammed derim... 
 
Akif Cihat Arslan
 
Sultanın Sırrı diyebilirim. İstanbul hakkında çok az şey biliyoruz. Bu film bu konuda bizi tetikleyebilir

2 yorum:

  1. dikkat li bakacak olursak hint filmlerinin ağır bastığını göreceksiniz ama halen ülkemizdeki yapımcılar bunu anlayamadı...aşk filmi isterseniz Veer Zaara

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim bloguma ilk yorumu siz yaptınız. Daha 2 gün önce açtığım bloga yorum gelmesi beni mutlu etti tekrar teşekkürler...

      Sil